21.2.12

Hayatımın tavan arası


“Sakla lâzım olur, atma giyersin” sözü eskilerde kalsa da, atılamayan ne çok eşya var evim(iz)de.
 Bir dostum taşınmak için hazırlık yaparken, ne kadar gereksiz, işe yaramayan eşyasını attığını ve atarken ferahladığını anlattı.
Bir diğeri katıldığını söylerken, arınma girişimlerinin hangi hızda gittiğini ara ara haber verdi.
Ve bu işleme katılan herkes aynı ferahlıktan bahsetti; evim boşaldı.
Taşınırken, ne kadar çok şeyi “Bir gün lâzım olur” kaygısıyla sakladığımı fark etmiştim.
Çöp poşetini doldururken, hafif burkulmuştu içim.
Atmak için dokunduğum her eşyamın üzerinde, geçmişe ait bir iz vardı. Bu izlerin yardımıyla, geçmişi yeniden yâd ederken, unutmanın ne kolay olduğunu görmek incitmişti.
Fark ettim ki; en zor arınma hali, eskilerden kurtulmaktı. Temizlenmek, tenhalaşmak göründüğü kadar kolay değildi.
Bu arınma işlemi; her şeye sahip olduğumu sanırken, hiçbir şeyim olduğunu görmeme sebep oluyordu.
**
Elime değen bir mektup yıllar öncesini haber verirken, gözlerimden destursuz aktı yine yaşlarım.
On yıl öncesinden kalma şu satırlar, ne kadar özenle yazılmış ve her bir kelime ne kadar itinayla seçilmişti.
Kokladım zarfı ve eski bir dostun ellerinin kokusuydu sanki duyduğum.
Fanilik her yanımı kuşatmıştı işte.
“Hiç unutamam dediğim” birçok ânımı, şimdi bir işaretle anımsıyordum. Oysa o anları yaşarken ne kadar sevinmiş ya da ne çok üzülmüştüm.
“Bir daha mı” dediğim ne çok hatam tekrarlanmıştı yaşarken. Ve bunların tekrar olduğunu bile fark edememiştim.
**
Liseden mezun olurken imzalattığım gömleğime değdi elim. Çoğunun yüzünü unuttuğum isimler değdi gözlerime. Hatırlıyorum ne kadar mutluydum o kalemi elden ele gezdirirken.
“Seni hiç unutmayacağım” diyordu biri.
Oysa ben onun ismini bile unutmuştum, yüzü gibi…
Gömleğimi çöp poşetine koyarken, bir geçmişi tamamen sildiğimi fark ettim. Bir daha hiç hatırlayamayacağım onca isim, işte oradaydı.
Neredeyse okul hayatım boyunca yanımdan ayırmadığım ajandam. Hiç bilmediğim şairlerden derlenmiş şiirler, notlar ve hatıra yazılar. İşte çöp poşetinde sayfalarına bile bakılmadan duruyordu.
Ve attığım her bir eşya: “İşte bu kadar kıymetli olacak bir gün, şu an çok kıymetlilerin” diyordu sanki.
Atsam mı atmasam mı? diye elime geçen bir kartpostal. Küçük kâğıtlara düşülmüş küçük ayrıntılar.
Hediye paketleri ve daha neler neler…
Attıkça, arındıkça eskilerden fark ettim ki; tıpkı çekmecelerim ve dolaplarım gibi hayatımda da birçok yer boşalmıştı.
Ve tavan arasından boşaltıp ayrıştırırken bütün eskilerimi, arada aklımı ve yüreğimi de arındırıp temizlemem gerekliydi.
**
Derkenar: Hayatından silmek istediklerini gerçekten sil. Çünkü geri dönüşüm kutusunda bekletirsen; sistemini yavaşlatır!  (Adam Fawer)
Saadet Bayri

Hiç yorum yok: