9.10.11

Sen Gittin...

 sen bakınca bir şehirde mutluluk kanatlanırdı. 
en acılı kadınlarıın içine aniden bir ferahlık düşerdi.
küçük bir çocuk kaybettiği bez bebeğini bulur gülerdi.
sen ki gülünce kelebeklere bir gün daha verilirdi.
kirpiklerimden damla damla huzur dökülür, yanaklarım al al olurdu.
ve sen gidince..
yıldızlar kayardı gökyüzünden…  bu şehir zifiri karanlığa düşecek diye korkardım. 
bütün çocuklar uykuya dalar ve bir sessizlik sarardı geceyi
yalnızlık çığlık çığlığa saçlarını yolar, ellerim üşürdü
umudum seni bulmak için şehri terk eder
Güneş doğmak için umudu beklerdi.
saadet bayri

23.9.11

Öylesine Geçtin

Belki öylesine gelip geçiyordun kapımdan
Hiç bakmadan etrafına
Hiç umursamadan iğde ağaçlarının kokusunu. 
Kedilerin asil yürüyüşüne bakıp, tebessüm etmeden hem de
Tüm sözleri çam ağaçlarının dallarına asmıştın geçerken
Dostların dünlere emanet verilmiş
Sevdaları masallarda okuyarak geçiyordun tüm anların içinden
Dedim ya belki öylesine geçiyordun tüm günlerin içinden. 
Öyle bir günde, öyle bir anda geçtin ki ömrümden
Ve ben öylesine sevmiş bulundum seni.
Artık bende tıpkı senin gibi
Öylesine geçiyorum tüm gözlerin önünden. 
Ama öylesine..
saadet bayri

22.9.11

Dışarısı Hasret Kokuyor

"Dışarısı eylül kokuyor."demiş şair.
Benim için hasret. Burnumu yakan bir iyot kokusu. 
Arka sokaktan geçiyor ölüm, ayak sesleri çok tanıdık.
Senin haberin yok her gece yağmur yağıyor karanlığa ve gece sırılsıklam. 
Damlalarında kastı var. 
Ağaç dallarına asılıp "ha düştü ha düşecek" yüreğim ağzımda bekliyorum. 
Bu ara ben her işareti senden biliyorum. 
Rüzgar sert esiyor, senin işin diyorum. Ağzımda kekremsi bir acı. 
Bir fısıltı tüm meczupların dilinde. 
Adını söylüyor bir anne yanında ki çocuğa...
Bu ara her şey senden bahsediyor Ama sen yine de
Hoş gör bu halimi aşktandır aşktan ve geçer birazdan.
Saadet Bayri

30.7.11

Mesafeler Aşka Engel mi?

Mesafeler engel değilmiş; aşka ve sevdaya..
 Yine hafakanlar bastı içimi. Şimdi ne demeli? Kime neden kızmalı?
Hani “Gözden ırak olan, gönülden de ıraktı”. Yıllarca yalan mı söylediler bize? Giden sevgilinin ardından yaş dökerken, “unutur seni oralarda” diyenlere inanırken.
 Zamanla ne değişti de, mesafeler engel olmaktan çıkıp, yüreklerimize zeytin dalı uzattı.
Yani bütün mesele telefon ve internet mi idi?
Eskideki âşıklar teknolojiye kurban mı edildi?
Hangisine inanmalıyım. Mesafelere yenilen âşıklara mı? Uzaklığa direnen aşklara mı? Hiç görmeden bir ömür bekleyen kara sevdalılara mı?
Söyler misin hangisini değirmeliyim bahtıma?
Hangisini neden etmeliyim olmayışına. Kimi yalancı çıkarmalıyım. Dönüşü olmayan gidişine neyi bahane etmeliyim?
**
Tamam engel olmasın mesafeler hiçbir şeye..
Ağlıyorum şimdi gidişine, olmayışına, mesafelere..
Hissediyor musun?  Sebepsiz ıslandı mı yanakların? İçin bir anda sıkıldı mı? “İçimde bir his var.” dedin mi mesela? Kalkıp oraya buraya yürüdün mü nedensiz, amaçsız öylesine?
Bana sorarsan mesafeler  aşka engel değil. Aşka aşıklar engel.
Mesela ben yanarken sana şimdi, sen üşüyorsun oralarda. Ben ağlarken içli içli, sen gülüyorsun belki şen kahkahanla.
Ulaşmak isterken, uzaklığın dikiliyor karşıma. Elindeki neşteri sallıyor en geçmez yarama.
Söylenmesi gereken bir çok şey yazılıp siliniyor sonra. Oysa her şey bir "gönder" tuşu kadar yakın. Ama "vazgeç" tuşu kadar uzak..
Söyle bu mesafeler kime engel şimdi..
(saadet bayri)

Tutunamayanlar

Herkes geçer diyor.. geçer mi Olric?
Herkes ne bilir acımı, herkes ne bilsin acımızı..
Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan,
İyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan,
O nefeste boğulmaktan sıkıldım..
...Ki nefessizlikten değil, nefesten boğulmaktır marifetimiz Olric.
- Evet efendimiz

- Bana katıldığını bilmek güzel. Arada ses vermen güzel.
"İçimin sesi de olmasa, ölürüm yalnızlıktan.."


*Oğuz Atay/ Tutunamayanlar

Her Yer MAvi

Bir elimde kahve
Bir elimde kitap
    Karşımda deniz
   Alabildiğine mavi her yer
Ahh
 AŞK mavi
 Sabah mavi 
Huzur mavi
Hafif bir esinti ve iyot kokusu
Kulağımda dalgaların ıslık sesi
   Umrumdamı şimdi yaşamak yada yaşayamama korkusu
(saadet Bayri)

29.7.11

Delilik Hali

Her sabah beraber uyanıyoruz seninle, ayrı bir şehirde aynı güne. Önce kalkar kalkmaz neler yapabileceğini düşünüyorum.
Muzip bir tebessüm beliriyor yüzümde. Elindeki bardağı düşürürken görünce, “aklından geçtim” diyorum ve “oh oldu” derken yakalıyorum kendimi.
Hşşşşşşt diyor bir ses arkadan, gülünmez öyle her şeye kahkahalarla... Çok duyduğum sözleri arşive alıyorum. Ben bugünlerde başka bir an yaşıyorum
Derken perdeleri aralıyorum. Malum yaz, gökyüzü en güzel haliyle göz kırpıyor. Bu hayatı senin için değil, benim için seviyorum.
Lodos esiyor efil efil… İçimdeki tüm kavaklar raksa duruyor. Dilimde en son dinlediğim şarkı..
Ay bana bugünlerde bir aşklar oluyor. 
Yüreğimin son hallerine “çarpıntı” dedi doktor. Ben onun adını duyduğumdan beri böyleyim dedim, psikiyatra sevkimi istedi. Güldüm.
Her halim uyuyor sanırım, tuhaf tuhaf baktı yüzüme.
Deli işte doktor amca deli karışma gerisine..

31.5.11

Değişiyorum

Çok uzun zaman oldu yazıyla sırdaşlığım. O kadar çok şey fısıldadım ki kulağına, sakladıklarının çokluğunu gördükçe korktum.
Yazının da kulağı olmasın, yerin olduğu gibi.
Bazen çok kısa cümlelere çok büyük anlamlar yükledim. Yazının boyu kısaldı yüklendikleriyle ama yinede büyük yürekler vermiştim onlara, taşımayı becerdiler.
Sevmediğim bütün cümleler yalnızlığı anlattı.Ve içinde birini gizleyen yalnızlıklar,yalancı geldi. Bir başkasının sebep olduğu duygu bana ait olamazdı.
Yada ben böyle sanıyordum.
Yanıldım...
Çok şey bildiğimi değil, çok şey öğrenmem gerektiğini sandığım gün başladı bu yanılgım.
Zira bilmediklerimi farkettikçe, korkularım arttı.
Kaygılarım zincirlerinden kurtulurken mağrurdu. Bir zaferin tebessümü vardı, anlamlarında.
**
O kadar çok planlarım vardı ki, yapamadığım her kurgum; tahammülsüzlük ve sabırsızlık olarak geri döndü.
Derken günlerin yetmediğinden şikayet ettim.Yaşımın gençliği ve hoyratlığım kimi zaman ürkütse de "daha gencim" sözüm erken yaşlanmama sebep oldu.
Anne oldum.
Tüm tanıyanların geç dediği ama benim erken sandığım zamanda hemde.
Aşkın kucağından şefkatin kucağına düştüm ve ilk defa yerimden bu kadar emin olmamam gerektiğini fark ettim.
Aşkın kucağında salınırken nazlı nazlı.. "Dünya yansın banane" diyorken, şefkatin kucağına geçince, titredim doğan güneşten, uçan kuştan..
Yüreğimin bir başkası için bu kadar masum atacağını ve yürek şehrimin caddelerinde huzur verici sessizliğin olacağını düşünemezdim.
Masumluğun sesinin olmadığını, cümlelere sığmadığını, anlatamayınca farkettim.
Bütün saatlerime hükmederken bir el, ben bu kadar savunmasız ve mutlu olabilmenin heyecanıyla telaşlandım.
Geçmişimi temize çektiğim günden beri.
İkinci el mutluluklardan ve tasvirli aşklardan yakamı kurtardığım andan bu yana
Bana ait olan bir duygunun salıncağında uçuyorum.
"Ey hayat, bana verdiğin ve vermediğin hiçbir şey, bundan daha güzel değilmiş.
Verdiklerin ve vermediklerin için akıttığım gözyaşlarımdan özür dilerim"

14.5.11

Hep Zarar



 bak
 git gide su alıyor gemilerim

bütün mal varlığım
sulara karışıyor
severek
kar edeyim derken seni
baktım hep zarar hep zarar
bu aşktan kalan geri
(saadet Bayri)

Ahretlik Sevdim

Yapma Nazende!

bana değerini sorma

kıymetini

faniyle tasvir edemem

seni ahretlik

sevdim ben

görmediğimi anlatamam.

(saadet Bayri)

10.5.11

..

"... Mülk gibi söz de, ne senin, ne benim.
Cümle gibi aşk da, ne senin, ne benim.
Söz de, aşk da,
ne senin, ne benim.
Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya, ağustos göklerinde başımın üstünden geçen bulut,
mayıs gülü,
ışıklı nisan yağmuru,
ne kadar Allah'tansa;
mülk gibi söz de ve aşk da O'ndan.
'sen' tahtına yazıcı kimi oturtsa da;
beşeri bir sevgili ya da cismani bir aşk gibi görünen,
hiçbir yol O'ndan özgeye çıkmıyor aslında,
gönül tahtına O'ndan özge sultan olmuyor.
Değil mi ki her şey O'ndan;
gidecek yer yok O'ndan başka,
gelinen yer yok O'ndan başka"

(yusuf ile züleyha)

2.5.11

Otopsi Raporum

yetiş nazende! 
otopsi raporum kabul edilmiyor,
“aşktan adam mı ölür ”
diyorlar.
yetiş 
aşkımızın deliline 
şüphe karışıyor….
saadet bayri

24.4.11

..

Eyvallah...
sana
ve
sendeki bana

Teslimim

haya peçesini taktım
 yüreğime
 ve ben artık
 senin önünde aşktan söz
 edemem
 yakışmıyor dilime
 ayaklarımın ucuna da bassam
 yetişmiyor, sevdamın boyu
boyuna
*
ben teslim oldum
 zamana..
 artık söz onun
 devran onun
 ne derse onun
 onu dinleyeceğim
 onu dinleyeceğiz
 madem herşey bu kadar
destursuz geliyor aklıma

madem bu kadar can yanıyor
bir can hatrına
teslimim artık
sana
ve
azraile
habersiz geliyorsunuz
ikinizde
zira
saadet bayri

23.4.11

Yürek Odam

Ah Nazende! 
yürek şehrini daralttın ya bir odalık, 
oysa kocaman bir meydanmış içi. 
derler ki; 
ne kadar çok kişiyi sevse yüreğin, 
o kadar çok severmişsin onu. 
odan genişliyor mu? 
yoksa 
geç mi kaldın 
ilk onu sevmeye başlayarak? 
ne haldesin şimdi?
(Saadet Bayri)

Neden sevdim

Bak Nazende!

neden sevdiğini

çözmeye kalkma sakın!

nedenini bulduğun gün

neyi sevdiğini unutursun

(Saadet Bayri)

Zordayım

Sus Nazende!
sorma
neden bu kadar sitemkarım
kalbim
isyan başlatmış
kaçıp sana sığınmış
dönmeye pek niyetli değilmiş
"beklemesin" diye haber yollamış
zordayım
(saadet Bayri)

22.4.11

Vakitsizim

 Nazendem!
Aram bozuk saatlerle,
sorma...
akrep bende duruyor, yelkovan sana kalıyor.
saniyeler pek hevesli
hep sana sana koşuyor.
ama vakit bir türlü aynı rakamda buluşmuyor
(saadet bayri)

Bir Seyirlik

Ey  Nazende!
bir bak etrafına, kim ne kadar benzer ki bir diğerine. 
kime el uzatsan, bir kırıkla gelip değer parmağına, 
ellerin değil, yüreğin kanadığında
anlarsın
 kimse yar olmadı bu dünyada, bir diğerine
nereye oturup yaslanmaya kalksan, ya geç kalırsın yada boş değildir.
yani faniyle işimiz hoş gitmiyor bellidir.
herşey bir başka görününce gözlerine, en sevdiklerin giderken tek tek esas yerlerine
"bir seyirlik maceraymış" der, derin derin dalarsın,
hiç hatrıma gelmez dediklerine.
ve anlarsın
sen geç kalırken, erken gelmiş birileri.
kime neden kızacağına şaşarsın.
saadet bayri

Küçük Bir Dane

Ah Nazende!
Küçük bir çocuğun elinde ki simitten şmüş, küçük bir daneydim.
Beni sen bul diye, günlerce bekledim.
Sonunda hiç tanımadığım bir güvercine yem oldum
Saadet Bayri

Adın Yabancıya Çıkar

Dönme sakın geriye, tüm gemileri yaktı hüznüm. Ellerimde adının karıştığı küller var, savurdum onuda şimdi rüzgara. Bilmem hangi yöne düştü ismin.
Sen artık eski bir tanıdıksın, geçmişimin tozlu sayfasında. Garip bir tebessümle yâd ediyorum yüzünü.
Dönmeye kalkma sakın, adın yabancıya çıkar her adımında... Üzülürsün "kimsin" dediğim her anda.
                   Saadet Bayri

Kelebek Ölüleri

                              İnsan geçmişini yakınca üşüyor.
İlginç bir yaşanmışlık bu, ateş harlandıkça titriyor. 
İnsan düştükçe kalkabilir de, keşkelerine takılıp düşmesi en acıtanı. 
Yarası kabuk tutmayan keşkelerin içinden ellerimde kalan bir kelime "Keşke"...
saadet bayri