29.11.07

Unutamam

Unutmak ne mümkün; geçmişin taşlarına kazınmış anları.
Vazgeçmek ne mümkün, yüreğin duvarlarına mıhlanmış bir ismi
Ve silmek ne mümkün,ötelerde kalmış bir sesi, bu şehrin sokaklarından..
saadet bayri

28.11.07

En Ben Anım

Alnından vurmalı en tanıdık yanımızı

Tutup mahkum etmeli, en bizden olanımızı

En iyi bildiğimiz, en yabancımız olur,

Hiç ummadığımız anda kesmeli en "ben" anımızı

saadet bayri

27.11.07

Susmak

susmak; en kanayan yerinden tutmak aşkı
susmak; çare bulunamayan dertlerin tek şifası
susmak; tuz basmak, hiç dinmeyecek gibi görünen bi yaraya
susmak; çok şey söylemek isterken tıkanmak
susmak; hiçbir hakkım yok demek, en çıkmaz bir yerde...
susmak; alnından vurmak tüm sözleri.
saadet bayri

24.11.07

Kendine İyi Bak

"kendine iyi bak." dedin giderken,
"denerim" demiştim,
ama o kadar zor ki, dost olmak kendimle
sanki karşımdaki bambaşka biri
sanki daha önce hiç tanışmamışım gibi,
o kadar yabancıyız.
bir söz söylemekten korkuyorum.
içimdekiler itiraf edince herşeyim ortaya dökülecek diye ürkeğim..
demekki kendime iyi bakmam değil,
kendimle dost olmam gerekiyormuş
unutmuşum.
saadet bayri

20.11.07

yendien demeliyiz

Bir yerlere gizlemeliyim kendimi.
Kimsenin geçmediği sokaklardan geçmeliyim.
Yeni sokakları keşfe çıkmalıyım.
Yada en tenhasını bulmalıyım caddelerin.
Kimsenin oynamadığı parklarda oturmalı.
Kimsenin bilmediği yerlerde dalmalıyım uzaklara.
Arada gülmeliyim…
Kendi kendime konuşmalıyım.
Arkamdan bakan olsa da, beni tanımadıklarını bilmek rahatlatmalı beni.
Yani ilk defa kimseyi düşünmeden, kendim olmalıyım.
Artık uyurken hayal kurmak var, yeni yepyeni.
Kâbuslardan can havliyle gerçeğe dönmek istemiyorum.
Her telefon çalışında yüreğim ağzıma gelmemeli.
Her zil çalışında pencerelere gizlenmemeliyim.
Hayatın içine karışmalı gezmeli, koşmalı, yürümeliyim.
Yani nefes alırken mutlu olmalı, verirken rahatlamalıyım.
Eylül geldi, yaz bitti, kış gelecek telaşelerim olmamalı
Yağmurlar yağdığında hüzünler içimi doldurmamalı.
Her mevsim, her değişim mutlu etmeli beni olduğum yerde.
Yapraklara bakıp umutlanmalıyım.
Bir daha gelecekler diye neşelenmeliyim.
Yani artık değişen ve giden hiçbir şey benden bir şeyler alıp gitmemeli.
Hayata dört elle sarılmalıyım tıpkı ağaçlar gibi; yani her şeyimi kaybederken öylece beklemeliyim.
Mevsimler değişmeli yağmurlar yağmalı, arada güneş çıkmalı ve ben her değişimde aynı asilliğimle ayakta durmalıyım.
Mevsimini beklemeliyim, yeniden çiçek açıp meyve vereceğim günü hayali yaşatmalı beni de. Kendimi değil, geçmişimdeki beni saklamalıyım satırların arasına.
Bana ait ama başkalarının olduğu karelerde silinmeli hafızamdan.
Hiç bir şiir, hiçbir satır, hiçbir melodi beni hüzünlendirmemeli.
Hiçbir göz incitmemeli bakışlarımı.
Sadece kendim için yaşamalıyım.
Bu dünya herkesin olduğu kadar bana da ait.
Bak şu gök, şu yer, şu deniz, şu toprak, şu bahçe her şeyde benim de hakkım var.
Kendimi saklamak neden dört duvar ardına.
Neden yasaklamak her şeyi gözlerime.
Bende çıkmalıyım benim olan meydanlara.
Bende bir taşın üzerine oturup, saatlerce kalmalıyım.
Yağmur yağınca koşmamalıyım. .
Yavaş yürümeli yağmurun ıslatmasını beklemeliyim.
“İnsanlar ne der?” düşüncesi terk etmeli artık beni.
Herkes terk etti diye, sessizlik olduysa çokta önemli değil.
Sessizlikte yankılanan sesler doldurmalı içimi.
Araba sesleri gelmeli arada kulağıma.
Bir çocuk koşarak salıncaklara gitmeli, dünyadaki en mutlu insanı görmenin mutluluğunu yaşayarak bakmalıyım ona..
Yani hayatı izlemeli, ellerimle dokunmalı, her anda hissetmeliyim
Ve bunun için hiçbir şey beklememeliyim.
Her sabah uyanmış olmak yetmeli bana mutlu olmak için.
Saadet Bayri

18.11.07

tırtıl

Görünenle yetinirsen eğer, sadece tırtılı bilirsin.
Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez.
Görünenin ötesine geçmek istersen eğer.
Aradan örtüyü kaldırıpta
Gönül gözü ile bakarsan, kelebeği bulursun karşında.
Güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar.

Lakin gönül gözünle görürsen eğer ,
Kelebeğe değil, tırtıla sevdalanırsın
(alıntı)

11.11.07

sevme derler bana

aklına bir türkü gelir, düşer yollara gidersin.
bir çiçeksin rengarenksin, sen dalında ne güzelsin.
sevme derler bana sevme
sevince çok üşüyorsun.
ama senin kalbin sıcak, yüreğimi yakıyorsun.
yağmur yağsa üzerine, sırılsıklam ıslanırım
rüzgar değse tellerine, çocuk gibi kıskanırım
sevme derler bana sevme
sevince kayboluyorsun
karanlıkta kaybolsamda, sen hep beni buluyorsun.
sevme derler bana sevme
sevince kayboluyorsun.
herşeyimi kaybetsemde, sen herşeyim oluyorsun.

(alıntı)

Aşk ve Siz

Bir anda girer yüreğinize aşk.
Bir anda bütün yaşamınızı alt üst eder. Öyle yerleşir ki beyninize, artık herşeyde o vardır. Günlük işlerin içinde boğulurken, bir yerlere giderken, birileriyle muhabbette iken uyurken, uyanırken koşarken, yürürken, işte, evde, otobüste "o" öylece hafızanızın bir köşesindedir.
Bütün şarkılar ona yazılmıştır artık. Yaptığınız her aktivite de "keşke oda olsaydı" diye geçirirsiniz. Yediğiniz yemek, içtiğiniz su bile onsuz başka bir tad almıştır. Gülmek bile onun yanındayken güzeldir. Konuşmak onunla olunca anlamlanır. Yani artık yaşamın sebebidir "o".

Yüreğinizin atarken söylediği isimdir. Hiç vazgeçilemeyecek en yaşanılmış andır "o". Ve anlarsınız aşk girmiştir artık yüreğinize.
bir anda gelmiş ve bütün yaşamınızı alt üst etmiştir. İzin bile istemeden gelip, keyfince yerleşmiştir. Hem de en gizli, en özel, en mahrem yerin sahibidir artık.
Göz değmiştir artık ömrünüze.
Perde aralanmış, olan olmuştur . Hesap soramazsınız
"nerden geldin?" Diyemezsiniz. Bakar, şaşırır her şaşkınlıktan sonra mutlu olursunuz.
Gidermi ki?
diye içiniz titrer,
Kırılır mı? diye elleriniz hassaslaşır.

**
Kader ağır ağır ağlarını örmeye başlar birgün, her gelen gibi "o" da gider hiç umursamaz gibi durur
sunuz ardından. "Giden odur, kaybeden de o" der siniz kendinize. Tek başınıza kaldığınızda, dört duvar arasında o zaman ne kadarbüyük bir yer kapladığını görürsünüz. acı gerçek ortaya çıkar.
"Ayaklarınızın bastığı kadarı sizinken, gördüğünüz kadarı o'nunmuş."

saaadet bayri



5.11.07

Özlemek

Özlemek, özleniliyorsa güzeldir.

Tek başına özlem, her gün kanatır insanı

Ama nedendir bilinmez.

Kanadığımız yerler, en çok sevdiklerimizden kalmadır

saadet bayri

1.11.07

insan her zaman unutmaz

Unutamadığınız acılarınız vardır.
Üzerinden yıllar geçse de, unutamayacağınız yaşanmışlıklardır bunlar.
Sizin dışınızda gerçekleşen, sizin hiçbir dahliniz olmadan yürüyüp giden olaylar.
Seneler her şeyi silip gitmiş gibi gözükse de, içiniz acır her hatırlayışınızda…
Seneler sadece başkalarının hafızasından siler geçmişi. Yaşayan siz olunca bir türlü söküp atamazsınız bu acıyı hafızanızın sayfasından.
Bu öyle bir kırılmışlık, öyle bir parçalanmışlıktır ki yapıştırmak isterken keser, düzeltmek isterken kanar.
Yapacak hiçbir şey yoktur, eliniz bağlı, diliniz mühürlüdür sanki.
Ve bu anlarda hep sığındığınıza sığınmışsınızdır, zira O’ndan başka kimse bu acıyı dindiremez bilirsiniz.
Sonra elleriniz her vakit kalkar, duâda kalır. Canınızı acıtanı anlatır durursunuz; her şeyi bilen ve görene.
Sebep olanı, O’na havale edersiniz.
Sizin hiçbir gücünüz yoktur, acizsinizdir kendini güçlü zannedenin yanında.
Kuvvetiniz yoktur, zalimin karşısında.
Ancak O’na olan güven, O’nun “Boynuzsuz koyunun hakkını boynuzlu koyundan alacak olması” içinizi rahatlatır.
Taşlar üzerinde de uyusanız, kuş tüyü yataklarda gibi rahat olursunuz.
Beklemek en zor imtihandır bu anlarda.
Unutulur…
Yaratıcı acele etmez bekler. Bizim gibi öfke hâkim değildir işlerinde, yakıp yıkmaz her şeyi bir anda.
***
Bize zarar verenler yanılır; sanırlar ki ânında görecekler yaptıklarının karşılığını.
Sanırlar ki, hemen çıkacak hatalarının tokadı.
Oysa sabır bize verilen bir nimettir, kullanabilsek doğru zamanda, doğru yerde.
Kimse yaptıklarının karşılığını almadan gitmez bu dünyadan.
İmtihan dünyası olan bu meydanda, elbet yaptıklarımızın, yaşanmışlıklarımızın hesabı sorulacaktır.
Zalim zulmünde, mazlûm zilletinde kalıp göçse de bu dünyadan, yine de beklemek gerekir, zira bilinir ki zalimin cezasını vermeye bu dünya kifayet etmemiştir.
Onu ancak ahiret temizler.
Ama insan görmek ister, canını acıtanın canının acımasını, onu yıpratanın aynı şekilde yıpranmasını.
Ve zaman ilerler, devran geçer, herkes yaptığıyla kalır sanır.
Ve insan bir gün hiç ummadığı bir olayla karşılaşır.
En yakınında görür, bir evlât, bir eş, bir kardeş çıkarır yaptığını karşısına.
Neden böyle oldu diyemez bile.
Vicdan, en büyük hesap sorucudur.
Gecelerce uyutmaz sizi..
Hâlâ ölmemişse içinizde, yaptığınız gözlerinizin önüne gelip, gider.
Siz bile kendinizi affedemezken, başkasından beklemek ne kadar zordur.
***
Böyle durumlarınız varsa yıpratmayın kendinizi…
Lütfen sahibimize güvenip ona havale edin halinizi. Ve hep tekrarlayın şikâyetinizi.
Bazen çok iyi geliyor.
Onun her şeyi gördüğünü bilmek, kudretinin büyüklüğünü, helâl etmediğiniz müddetçe hakkınızın bâkî kaldığını bilmek bile içinizi rahatlatır.
Tabiî günün birinde affederseniz, bu da sizin büyüklüğünüzdür.
Keşke hepimiz affedecek kadar büyük bir ruha sahip olsak.
saadet bayri