12.7.08

Avuçlarımdan kayan sadece zaman

Zaman akıp geçiyor sağımdan ve solumdan. O kadar hızlı ki, yüzümde hissediyorum rüzgârını. Bazen üşütüyor, bazen dağıtıyor, bazen de topluyor içimi. Kimi zaman sendeletiyor, kimi zaman da hiç farkında olmadan sürüklüyor beni faaliyetler içine.
Yani öylece gelip geçmiyor buralardan.
O kadar çok şeyi alıp götürüyor ki... Bu hıza inat durup bekliyorum hayatın içinde.
Bu kadar koşanları görünce ve koşarken birçok şeyi erteleyenleri fark ettiğimden beri yapıyorum bunu.
Oyun oynayamayan çocuklar, gülemeyen büyükler var bu koşuda. Ben sonuncu olmaya karar veriyorum.
Dünyanın, etrafımda döndüğünü fark etmek istiyorum. Oturmuş bekliyorum bir köşede, sabırla.
Duvar takvimimin sayfaları bitti. Yenisini taktım.
Bu böyle sürüp gidecek; tekrar bitecek ve ben yine yenisini takacağım.
Kendi ellerimle kopardığım takvim sayfalarına kızıyorum, “Koparmasaydım” diye. Sonra hâlime gülüyorum, sanki sayfaları koparmasam günler geçmeyecek. Ben her yıl günlerin bu kadar çabuk geçmesine üzüleceğim. Onlarsa, bana aldırmadan hep geçip gidecek.
Bakıyorum da hiç kimse, hiçbir şey eski hâliyle yok yeni zamanda. Hayatı tutmak ne mümkün. Hani şair “Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında” diyor ya...
Köşe başlarında bekliyorum. Hangi işin elinden tutsam, ya o beni bırakıyor ilgilenmediğimden ya da ben bırakıyorum sıkıldığımdan.
Ruhumdan habersiz bambaşka diyarlarda, bambaşka hayatları aynı fon müziği eşliğinde yaşıyorum.
Öylece her şeyin ortasında kalakalıyorum. Bu hengâmede her yeni yılda sevinip havalara uçuyorum. Ertesi sabah kalkınca, her şey seyrinde devam ediyor. Bu defa şaşırıyorum.
Ben neden bu kadar çok sevindim ki?
“Yaşasınlar” eşliğinde ömrümden giden bir yılı devirirken, zamana olan hıncımdan mı “Olllllley” tarzı nidalar yükseliyor dilimden?
Yeni bir yıl için yazılan yazıları okuyorum. Hepsi yeni bir hayat, iyi dilekler, mutluluklar ve en önemlisi yeni başlangıçlar temenni ediyor. Yeni yıl, yeni bir başlangıç olsun, diyorlar. Ama nafile, o da olmuyor. Zira saat gece 12 olunca, bir önceki yılda yaşadıklarımdan ders alıp, yeni yıla farklı bir şekilde tasarladığım hareketlerle başlamıyorum.
O kadar iyi dilek havada kalıyor.
***
Arada durmak lâzım, biraz soluklanmak…
Yavaş yavaş hareket etmek...
Yaşamak lazım. Yani yaşar gibi yapmamak.
Eğer bu kadar hızlı eskiyorsa zaman ve biz. Her şeyi hızla tüketiyorsak, sevdiklerimiz hiç ummadığımız anda ve zamanda kayıp gidiyorsa avuçlarımızdan, öyleyse sevdiklerimiz için biz yavaşlayalım.
Çünkü bir an geliyor, elimizi attığımız her cebimizden bir “keşke” çıkıyor. Geçmişin arkasından el sallamaksa kaderimiz, yeniye de yenice; ama farkında olarak başlamak gerek.
“Bizden artık bir şey olmaz” diyenlerdenseniz, bana da simyacının dediği gibi:
“İnsanlar ayaklarının altındaki hazineyi görmezler. Neden biliyor musun? Çünkü insanlar mucizeye inanmazlar” demek düşüyor.
Farkındalığımızı fark etmemiz duasıyla…
Saadet Bayri

Hiç yorum yok: