1.9.15

İnsan Büyür

Öyle bir büyür ki, kendisi bile şaşırır aynada gördüğü suretine.Belki de Orhan Veli’nin, “Küçüktüm, küçücüktüm” diye başlayan Macera şiirindeki “Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım/Para kazanmak gerekti/Girdim insanların içine/İnsanları gördüm” gerçeğinin acısıdır suretine yansıyan. Böylece ilkin içinde yalınayak koşan çocuğa, kaşlar çatılarak büyüklüğe adım atılır. 
İlginçtir, kaşlar çatıldığı ve kalp yarıldığı an, zaman seline kaptırır kendini insan. Ve o anların bileşimi olan hayat, geçmeye başlar hızlıca. Bu hayatın belli dönüş noktaları vardır elbet. Öyle ki, bu dönüş noktalarında efsunlu bir şeyler olur sanki. Birkaç saat önceki kendisi olmadığını fark eder insan. Oysa değişen ne yaşıdır ne de saçlarına düşen birkaç ak. Değişen, yüreğindeki acılar ve bu acılardan öğrendikleridir. 
Yaşattıklarımız ve öğrendiklerimizin toplamından doğan kalandır bütün sermayemiz.
Dürüstlüğün, dilin ucunda olmadığını, temiz sanılan yüzlerin yalanla şekillendiğini görünce de büyür insan. Meselâ güven denilen o paha biçilmez hazineyi emanet ederken yanlış sahiplere, emaneti asıl sahibine teslim edememenin sancısıdır büyümenin diğer bir adı. Yanlış ellere teslim ettiği yüreğini, geri almak için verdiği mücadeleyle büyür bir anlamda. Kırılan kalbinin her bir parçasını yamarken gözyaşlarıyla birbirine, her yamada mazi denen o en büyük öğreticiyi hatırlamanın yanıklarıyla huzura erdirir ruhunu.
Bazen okumanın ve dahi eğitimin insanı doğru ve dürüst yap(a)madığını öğrenmektir büyümek. Her “okuma”nın kişiyi büyütmediğini tecrübe ede ede “hayırlı ilim”den kastın ne olduğunu anlamanın adıdır büyümek. 
“Allah kimseyi şaşırtmasın” düsturundaki hakikati idrak edip şaşıranlarla yarenlik etmeme zaruretine ikna olmanın ve yaşanan hayatların aslında birer ibret olduğunu görmenin adıdır büyümek. 
Belki de hayatta kazanılan tecrübelerle, “yalanın” hangi sözde ve hangi ağızda olduğunu fark ettikçe büyür insan. 
Nice temiz görünen yüzlerin ardında temiz kelimelerin kirlendiğine şahitlik ettikçe, ağlamanın adıdır büyümek. 
Bağrı yanan dillerin, “kalbi taş kesilmiş gönüllere” hiçbir şey ifade etmediğini ibretle görmemenin adıdır büyümek. 
Çeşit çeşit adlar altında ortaya çıkan “büyüme”lerin bileşkesinde, insan aşkla büyür belki de. Yanlışları, yanlışlıkları ve dahi yanlış olanları fark ettikçe, aşkın büyüklüğüne veya büyüklüğün aşkına teenniyi katık etmeli insan. 
İşin özü… hayatı teenni nazarıyla yaşayıp, Bediüzzaman’ın, “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma” sözlerinin nurlu güzergâhında “dosdoğru” olmanın adı olmalı büyümek

Hiç yorum yok: