11.11.12

Sevmek Samimiyetle Başlar


“Sevmek ölmekle başlar” demiş şâir. Bu sözü söylerken, bir insanı sevmenin zorluğundan mı dem vurmak istemiş, yoksa bir insanı sevmenin tamamen “O” olmakla eş değer olduğunu düşündüğünden mi, bilemiyorum. Ama bana sorarsanız, “Sevmek ölmekle değil, samimiyetle başlar.” Öyle ki; yaptıklarımla, yerine getirdiklerimle ilgili bir durumdur bu.

Samimiyetin temelini ise kişinin kendine olan güveni oluşturur. Yani ne istediğini bilen, hayattan ve çevresindekilerden ne beklediğini anlamış ve kendi sınırlarını belirlemiştir. Bu kesin çizgiler sayesinde misafir olduğu yürekleri incitmez ve onlar tarafından da incinmez. Nitekim Mevlânâ ne güzel söylemiştir: “Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder, hem kendini.”

Ne istediğini bilen insan, hatalarını, eksikliklerini itiraf edebilir. Ve dolayısıyla kendini düzeltme, yenileme ve gelişme şansını da yakalamış olur. Her türlü yanlışın hesabını önce kendinde bulma olgunluğunu gösterdiği için de, kendini yargıladıktan sora başkalarına yönelir. Böyle davrandığı içindir ki, “Kimse beni anlamıyor. Anlamak istemiyor”gibisinden iç huzursuzluğu haber veren cümleler kurmaz. “Herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur (Oğuz Atay)”olgunluğuna erişir.

**

Günümüz sevgilerinin bu kadar yaralı ve arızalı olmasının sebebi biraz da samimiyetsizliğimizden ileri gelmiyor mu? “Ama nişanlı iken böyle değildi”diyen hanımefendi, sevdiği adamın kendisi olmadığından şikâyet ediyor olmasın. Hanımefendiyi çok beğendiği için kendi benliğinden sıyrılıp, kendini beğendirmek için de bambaşka bir kimliğe bürünmek… Kendi olmaktan çekinen; ama başkası olmayı da beceremeyen kişiler, sevdiklerinin hayal kırıklarına bastıkça hem acıtan, hem acınan taraf oluyor. Devamında ise evlilik gibi önemli bir müessesenin kökünü baltalayan tecrübeler.

“Evleninceye kadar kimse tanınmaz.”

“Aynı evi paylaşmayınca kimin ne olduğu bilinmez”

“Aman evlenip, benim gibi başını yakma” cümle kalıpları kalıyor avucumuzda.

Biri hasbelkader tersini iddia edince de “Kim bilir ne derdi var da kapatmaya çalışıyor” diye envaiçeşit kehanetlerde bulunuyoruz. Çünkü bakışlarımızın rotası uzun zamandır samimiyete ayarlı değil.

Sevmek samimiyetle başlar. Ve kendin kalarak olgunlaşır.

“O da tıpkı benim gibi” dediğiniz anda yol arkadaşlığınız başlamış demektir meselâ. Artık “acabalı” cümleler geçmiyordur zihninizden. “Şunu söylesem ne düşünür?” cümle kalıpları kalkmıştır vitrininizden. Geriye “Biliyor musun bugün ne oldu?” diye başlayıp saatlerce devam eden sohbetler kalır. Sevdiklerinizin yanından ayrılırken, ardınızdan sizi üzecek tek bir sözcük gelmeyeceğini bilirsiniz.

Çünkü siz seçmiş ve seçilmişsinizdir. Bu hâlin keyfini ise düşünmeden, planlamadan yapılan paylaşımlarla çıkarırsınız.

Ne mutlu samimiyetini hâlâ diri tutan ve samimî birliktelik yaşayanlara…

(Saadet Bayri)

Hiç yorum yok: