16.1.09

Bağlı mısınız Yoksa Bağımlı mısınız?

Sahiplenmeyi seven bir fıtratta yaratıldığımızdan mıdır nedir, yoksa “benim” demek çok hoşumuza gittiğinden midir bilinmez; ancak bildiğim bir gerçek var ki, köleleştikçe mutlu oluyoruz. Bağlanmaktan değil de, bağımlı yaşamak daha fazla haz veriyor galiba. Anne, baba, kardeş, arkadaş, dost, eş, sevgili ya da çocuk…
Kim bizimse, her şeyiyle hayatına el atmak, her şeyiyle hayatını yönetmek istiyoruz. Ve çevremizdeki herkes bu yöneticiliğimizi görsün, bu hâlimize şahit olsun diye de başkalarının gözüne soka soka yaşıyoruz bu hâllerimizi. Muhatabımız bu hâlimize ne kadar itaat ederse, o kadar mutlu oluyoruz. Genelde evli çiftler arasında olan bu durum, giderek hastalık hâlini alıyor. Ve kişiyi artık yaşamın içinde dayanılmaz stres ve sorunların içine itiyor. Bağımlılık yaşayan kişi, ne yazık ki kendi yakalandığı bu hastalığını eşine de zorla bulaştırmaya çalışıyor. Karşısındakinden aynı şekilde bağımlılık bekliyor zira.
Oysa evliliğin temelindeki esas; bağlılıktır. Bağımlık değil. Ancak bu durum çoğu zaman hiç fark edilmez. Yakın zamanda yaşadığım bir olay bu konuyu araştırmaya itti. Ve bulduğum sonuçlar hayli şaşırttı. Zira bağımlılık yaşan eş, eşi evde olduğu yada birlikte vakit geçirildiği zamanlarda çok mutlu olup, her şey toz pembe görürken, olmadığı zamanlarda hayatı kendine zehir ediyor.
Eli ya telefona, ya mesaja gidiyor. Olmadı internette ki özel alanlarını sürekli kontrol edip, rahatlama yolunu seçiyor. Bağımlı kişi istiyor ki; karşı taraf dakika dakika arasın hesap versin. Nerede? Ne yapıyor yada yapacak? Bildirsin. Bu durum kıskançlığı da beraberinde getiriyor. Öyle ki, eşi sadece kendisini sevsin. Başka hiç kimse onun için önemli olmasın.(anne ve kardeş dâhil) Sosyal çevresinden rahatsız olur. Kendisinden önce tanıdığı kişiler artık onun inisiyatifine kalmıştır. İsterse görüştürür. Ama istemezse, türlü entrika yada huysuzlukla kişiyi bu arkadaşlarından uzaklaştırır. Eşinin bütün planlarının içinde olmak ister. Sürekli başında durur. Kim ne dedi? O ne yazdı? Öbürü ne söyledi? Bilmek ister. Her ortamda sürekli onunla ilgilenmesini bekler, hasbelkader başka bir yöne dönerse kıskançlıktan çıldırır.. Ve zamanla bağımlı kişi özsaygısını kaybeder. Peki, bu durumda kurtulmanın çaresi nedir? Eşlerin bilmesi gereken: bağlılıkla bağımlılığı birbirinden ayıran en önemli ölçü birbirine güvendir.
Güven, birlikteliğin temelini sağlamlaştırır, duygusal olarak ta mutlu eder. Bağlılık kişinin milyonlarca söze gerek duymadan, sevgisini belirtme biçimidir. En önemlisi yapılan tüm güzel hareketler, boynunda bir ip olduğu için değil, istenildiği içindir.
Çiftler, birbirinin özel alanlarına saygı duymayı öğrenmiş, sürekli karıştırıp, didiklemenin bir sonuç vermeyeceğini aksine bunaltacağını farkedip, birbirini özkimlikleriyle kabul etmiştir. Problemler mutlaka çıkacaktır ancak bunlar başkaları yüzünden değil; iki farklı karakterin bir araya gelinmesinden kaynaklanmaktadır.
Baharda esen meltem gibi de, incitmeden geçip gider bu tür sorunlar. İki tarafta birbirini kontrolü altına almaya çalışmamaktadır.
Birbirlerinin arkadaşlarına ve sosyal çevrelerine saygı duyduklarından, korku, kıskançlık yoktur. Her iki tarafta kendine ait yaşam alanları olduğunu bilir ve asla birbirini bu alanlardan dolayı rahatsız etmezler. Şimdi siz karar verin bağlı mısınız? Yoksa bağımlı mısınız? saadet bayri

Hiç yorum yok: